Bir Pazar Sabahı

            Uzun bir aradan sonra tekrar herkese merhabalar. Bir pazar sabahı erkenden kalkıp kahvemi hazırladım, planlarımı yaptım, işlerimi hallettim demeyi çok isterdim ama hiç de öyle olmadı. Zaten böyle muntazam, kusursuz bir hayat ancak filmlerde olurdu. Hayat sahnesi öyle bir yer değil. Kusurlar var, bol kusurlar böyle göze batan, insanı mükemmele zorlayan. 

          Aslında nasıl yorumladığımızla ilgili tamamen her şey. Bunu bir kusur olarak görmez ve hayatın akışında var olan, normal ve sağlıklı bir döngü olduğunu fark edebilirsek her şey daha kolay yaşanabiliyor. Evet erken saatlerde uyanmayı başaramadım, saati erteledim durdum çünkü pazarlar bunun içindir. Sonra kahve filan da yapmadım, Amerikanvari şeyler bunlar, mis gibi çayımı demledim, yüzde yüz yerlisinden. İşlerimin bir kısmını hallettim evet ama hala yapılacaklar var böyle zihnimin bir köşesini kemirmeye devam ediyorlar. Dursunlar diyorum biraz daha oralarda. Şimdilik erteliyorum onları bir süre daha. 

          Bu sayfama yazmayalı yazma tarzım da değişti biraz. Önceden planlar yapıp, defalarca yazıp silmiyorum bu sefer. Tamamen içimden geldiği gibi yazmak istedim bu sefer. 

           Aslında bunu bir alışkanlığa dönüştürmüştüm bir süredir. ''Sanatçının Yolu'' kitabı ilham kaynağım olmuştu. Her gün düzenli yazma saatleri oluşturmuştum. Bu beni her açıdan çok geliştirdi. Kendimde bu farkı gözle görülür şekilde hissettim. Sadece yazmaya değil, hayatıma, özfarkındalığıma da çok fazla şey kattı bu. İçinden çıkılamaz zannettiklerim bir yolunu bulmaya başladı, çaresizliklerim bu da geçer be gülüme evrildi, bakış açımı esnettim, duygularımı ifade edebildikçe, elle tutulur somut bir hale dönüştürdükçe onları kontrol edebilmeyi de öğrendim. Her şey kitaplarda yazmıyor evet. Bazı şeyleri deneyimlemeden öğretmiyor hayat. Her şeyi biliyorum demekle de öğrenilmiyormuş, bütün bunları da zamanla öğreniyor insan. 

        Bu güzel pazar sabahından kocaman sevgiler herkese. İçinde büyük umutları, hayalleri olan, geleceğe de bu umutla bakan herkese selamlar. Ne demiştik içimizden geldiği gibi, Yormadan, yargılamadan sadece içimizden geldiği gibi... Hoşçakalın.