Gezi Notları Amerikan Rüyası New York




              New York'a gelmeden önce baya bir çalıştım dersime. Hiçbir noktayı kaçırmak istemiyorum. Tek tek not aldım gezilecek yerleri. Bir liste çıkardım. Hemen hemen hepsine de gittik. Burada 4 günümüz var. Havaalanında şehir merkezine gitmek için metroya bineceğiz. Yalnız burdaki sistem biraz karışık. Yanlış yere gitmeniz çok muhtemel. Çok fazla seçenek var ve kafanız karışıyor. Neyse ki rotayı şaşmadan gelebildik. Varış noktamız Penn Station. Sonradan anladım ki burdan her yere rahatlıkla gidilebiliyor. Şehrin mantığı basit aslında. Sadece metro sistemi biraz karmaşık. Times meydanına çok yakın bir otelde kalıyoruz. Geldik, yerleştik falan derken biraz dinlenip keşfe çıkıyoruz. İlk durağımız Brynt Park. Burası, ön tarafı gökdelenlerle çevrili küçük bir park. Bu parkın hemen arkasında New York halk kütüphanesi var. Burayı ücretsiz olarak gezebilirsiniz. İçerisi görülmeye değer. Bir sonraki durağımız yalnızca turistlerin olduğu meşhur Times meydanı. Her yer ışıl ışıl. Dev ekranlar, gökdelenler, ileride Wall street, Broadway, M&m's store her şey burada. Etrafta o kadar çok ekran ve ışık var ki gecesi de gündüzü de her daim aydınlık buranın. Times'ın her yerinde kırmızı üniformalı, ellerinde kitapçıklar olan tanıtım elemanları göreceksiniz. İstanbul'da şu gördüğümüz 2 katlı üstü açık turist otobüslerinin tanıtımını ve satışını yapıyorlar. 3 günlük bir paket aldık. Bu otobüsler şehrin her noktasına gidiyor ve belli durakları var. İstediğiniz durakta inip tekrar istediğininz yerden binebiliyorsunuz. Hem gündüz hem de gece turu var. Turistler için yapılmış en güzel şeydi bence siz de benim gibi şehrin her noktasını keşfetmek isterseniz tavsiye ederim.
             Buradan sonraki durağımız Staten Iceland. Özgürlük anıtını görmeye gidiyoruz. Liberty diye geçiyor. Batery Park'ın biraz ilerisinden günün her saati bu adaya ücretsiz olarak gemi kalkıyor. Liberty'nin bulunduğu ada Ellis adasının hemen önünden geçiyor bu gemi. O yüzden Ellis adasına gidip ücret ödemenize gerek kalmıyor. Zaten Ellis adasında çok net göremiyorsunuz çok yakında olduğunuz için. Staten Iceland'da birkaç kafe restoran dışında pek bir şey yok. Zaten Liberty'i görmek için gelmiştik, geri dönüyoruz. İkiz kule saldırılarının yaşandığı tarihi hatırlarsınız. 11 Eylül 2001. Binlerce hayatın son bulduğu nokta şimdi bir anıt. The Memorial diye geçiyor. Çin mahallesine çok yakın bir noktada burası. Ziyaret etmek isterseniz hayatı sorgulatmakla birlikte karmaşık duygular yaşatıyor.
          Akşam karanlığı çökmeden Times'a geri dönüyoruz. Burada M&m's Store'a girdik. New York'tan hatıra birkaç ıvır zıvır bir şeyler alabilirsiniz burdan, ayrıca her çeşit M&m's de mevcut. Burdan çıkmamızla deli gibi bir fırtına ve yağmur başladı. Her yer resmen 10 dk içerisinden göle döndü. Üstlerimiz sırılsıklam. Bir tente bulup sığındık, hareket edemiyoruz. Islandıkça bir yandan da rüzgar esiyor, üşüyoruz. Baktık kesileceği de yok. Öylece bekliyoruz. Yok böyle olmayacak. Otel zaten yakın yürüyelim diyoruz. Ama yürümek ne mümkün. Rüzgara karşı bir savaş içerisinde atıyoruz adımlarımızı. Her adımda hadi bir daha hadi dayan sesleri zihnimde. Karar verdik gidemiyoruz. İşte tam bu anda köşeyi dönen bir bisikletli fayton. Hayatımın hatasıydı. Dakikası sadece 1 dakikası 7 dolardı ve o an tüm mantık sistemim çöktüğü için düşünemeyip bindik bir alamete. Otele giden yol tam olarak 16 dk sürdü. Hesabı sizlere bırakıyorum, o bisikletler pişmanlıktır, sakın binmeyin.
          Ertesi sabah yukarda resmini görmüş olduğunuz Central parka gidiyoruz. Burası uçsuz bucaksız kocaman bir park. Yürüyerek gezmek biraz zor değil imkansız. O yüzden parkın belli noktalarında bisiklet kiralama yerleri var. Doğayla baş başa birkaç saatlik bisiklet turuna çıkabilirsiniz. Ayrıca parkın içinde John Lennon'ın hatıra anıtı da var, ziyaret edebilirsiniz. Burdan sonra çift katlı otobüsümüze binip Museum of Modern Art, New York modern sanat müzesine gidiyoruz. Burası bindiğimiz otobüs müşterilerine ücretsiz bir müze. Şehrin havasını soluyup biraz da sanat çalışmalarına göz atmak için güzel bir nokta. Burdan sonra Metropolitan Müzesinden geçiyoruz. Tahmininiz üzere çok kalabalık. Dünyanın en prestijli müzelerinden. Van Gogh, Monet, Greco, Andy Warhol ve daha nice ünlü sanatçının eserleri bu müzede yer alıyor.
          Sıradaki durağımız Brooklyn. Brooklyn'e giderken 2 seçeneğiniz var. Manhattan'dan karşıya yaya olarak geçmek isterseniz Brooklyn köprüsünü, araçla geçmek isterseniz de Manhattan köprüsünü kullanabilirsiniz. Gündüz yürüyerek gece de araçla gitmenizi tavsiye ederim. Özellikle gece şehrin tüm ışıklarıyla birlikte Mahnattan manzarası görülmeye değer güzellikte. Biz yürüyerek Dumbo'ya gidiyoruz. Feribot iskelesinin hemen yanından ileriye doğru giden bir yol var. Bu yolu takip edin. Gittikçe karşıdan harika Manhattan manzaraları göreceksiniz. Ve anı ölümsüzleştirmek için de güzel bir nokta.
            Gezdik dolaştık biraz da yemeklerinden bahsedelim. Amerikada genel olarak bir yemek kültürü yok açıkçası. Yiyecekler fast food üzerine ve porsiyonlar aşırı derece büyük geliyor. Yani nerdeyse bir günlük yiyeceğinizi tek bir öğünde önünüze seriyorlar. Times'a gittiğinizde kocaman bir Mc Donalds göreceksiniz ordan soldaki sokağa girince Bubba Gumps'ı göreceksiniz. Karides seviyorsanız buraya mutlaka gelin derim. Ayrıca restoranın konseptini de Forest Gump filmi oluşturuyor. Garsonu çağırmak isterseniz Run Forest Run seçeneğini çeviriyorsunuz, yemek yerken de Stop Forest. Oldukça memnun kaldık burdan. Şehre yukardan panoramik bir bakış atmak isterseniz Empire State ya da Rockefeller Center'a çıkabilirsiniz. Ayrıca tarihi Grand Central Terminali ve St. Patrick's Katedralini gezmeyi unutmayın. Chinatown, Greenwich Village ve Little İtaly'i ziyaretlerinizde de kültürel bir alışveriş içerisine gireceksiniz. Özellikle Chinatown'a girdiğinizde tabelalar, bankalar ve restorantlar üzerindeki alfabeler bile değişiyor. Chelsea mahallesinde de binaların hepsi turuncu kiremitten. Şehre hoş bir hava katmış. Ayrıca ünlü Titanik gemisi de Chelsea limanından kalkmış vakti zamanında.
             Yankee stadyumunu görmek isterseniz Bronx'a ve şehre çok farklı açılardan bakmak isterseniz de Harlem'e gidebilirsiniz. Yalnız burada biraz dikkatli olmanızı tavsiye ederim. New York City, genel olarak çok merak ettiğim ve beğendiğim bir şehir oldu. Şehir oldukça düzenli ve gezilmesi de kolay. Fiyatlar vergilerden ve malum döviz kurundan biraz pahalı olsa da gelip görülesi bir yer. Siz de geldiğinizde hiç yabancılık çekmeyeceksiniz burda. Bir sonraki rotamız Minnesota. Takipte kalın...

Yorumlar

  1. Çok güzel gezdirsin bizi teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. New York'u çok merak ediyorum, her yeri ayrıntılı anlatmışsın teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Aydınlatıcı anlatimin icin teşekkürler

    YanıtlaSil
  4. Teşekkürler yorumlarınız için

    YanıtlaSil
  5. Serinin devamı gelebilir neden olmasın

    YanıtlaSil
  6. Harika bir anlatım,sıkmadan akıcı.Başarılarının devamımı diliyorum, sevgiyle sağlıkla .

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar