İlham Veren Belgeseller
Belgeseller, günlük hayatta bazen pek rastlamadığımız ya da her gün karşılaşıp da farkına varamadığımız gerçekleri bizlere sunuyor. İlham veriyor, bizleri yeniliyor, farklı bakış açıları kazandırıyor ve geliştiriyor. Sizler için derlediğim birbirinden farklı temada 5 belgesel filmi paylaşıyorum bu listede. Evlerimizde olduğumuz bu dönemde keyifle izleme imkanı bulabilirsiniz. Şimdiden iyi seyirler...
1- Ahtapottan Öğrendiklerim
Orjinal çevirisi ''Ahtapot Öğretmenim'' olan, Pippa Ehrlich ve James Reed tarafından yönetilen, film yapımcısı Craig Foster'ın Güney Afrika yosun ormanında vahşi bir ortak ahtapotla ilişki kurarken geçirdiği bir yılı belgeleyen 2020 Netflix Orijinal belgesel filmidir.
Bir ahtapotla ne kadar duygusal bir bağ kurulabilir sorusunun cevabı olan bu belgesel filmi şiddetle izlemenizi tavsiye ederim. İçinizi sımsıcak ısıtan, sevgiyle saran bir film. Karşınızdaki her ne olursa olsun ona sevgi verdiğinizde gelişen olaylar ve kurulan güven ilişkisini anlatıyor. Çağımızın hastalığı güvensizlik ve sevgisizliğe de kafa tutuyor. Unutmayalım ki her şeyden ve herkesten öğrenebileceğimiz mutlaka bir şeyler vardır. Küçük bir çocuktan, bir çiçekten belki de bir ahtapottan...
2- Headspace Meditasyon Rehberi

Meditasyonun faydalarına animasyon aracılığıyla samimi bir bakış sunan Headspace, uygulamaya geçmeniz için çeşitli teknikler ve rehberli meditasyonlar sunuyor. 8 bölümden oluşuyor ve her bölümün başında bir durum ele alınıp animasyon görselleriyle anlatılıyor. Daha sonra da egzersizlere geçiyor.
Düşüncelerimiz trafikteki arabalara benzer. Eğer onların geçip gitmesine izin verirseniz sakin bir yolunuz olur, huzur bulursunuz fakat düşüncelerinizi iyi ya da kötü diye ayırıp onların geçişine engel olmaya çalışırsanız o zaman trafik sıkışır, bunalma (sıkıntı) dediğimiz durum ortaya çıkar. Bu durumu somut animasyon görselleriyle anlatıp daha sonra yapılan egzersizler düzenli olduğu taktirde hem farkındalık sağlıyor hem de zihninizi rahatlatıyor olacaktır.
3- Minimalizm
Minimalizm, modern sanat ve müzikte, kökeni 1960'lara giden, sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akım olarak tanımlanıyor. Gündelik hayatlarımızda eşyaların, tüketimin, daha çok paranın, daha çok başarının mutluluk getirdiğine inanılıyor. Oysaki bu saydıklarım bizden bağımsız, dış kaynaklar. Ve buna bağlı bir mutluluğun kalıcı olması mümkün değildir. Bunlar sadece hayatımıza kaygı getirir. Çünkü mutlu olmak ve kabul görmek için hayatlarımızı bu dış etmenlere bağladığımızda onları elimizden kaybetmemek için sürekli kaygı yaşarız.
Minimalizm belgeseli mutluluğun ve huzurun sadelikten geçtiğini savunuyor. Günümüz tüketim toplumuna da meydan okuyor. İlham veren, zihnimizde farklı kapılar aralayan ve düşünmeye sevk eden bir belgesel. İzlediğinizde mutluluğumuzun ve iç huzurun aslında çok az şeye bağlı olduğunu göreceksiniz.
4- Son Şaman (The Last Shaman)
İntihardan uzaklaşmak için son bir çaba içinde olan, klinik olarak depresif genç adam eski bir şaman ayinine katılmak için Amazon'a gider. İçinde yaşadığı boşluk hissiyle hayattan tat alamayan, çok iyi şartlarda büyümesine rağmen bu boşluğu dolduramayan bir gencin son mücadelesini anlatıyor.Tedavide düşüncelerindeki değişimler, çocukluk travmaları ve yas süreci, yeniden yapılandırma ve iyileşme süreçleri çok iyi yansıtılmış. Özellikle travma ile çalışan ruh sağlığı meslektaşlarımın izlemesini tavsiye ederim.
5- Sezar Ölmeli
Yüksek güvenlikli Rebibbia Hapishanesi'nin mahkumlarından oluşan oyuncu kadrosu ile endişe, umut ve sanattan geçen bir yolu takip eden Sezar Ölmeli, hapishanede Shakespeare'in Jül Sezar oyununu başarıyla ortaya koyan mahkumların yaşamını gözler önüne seriyor. Sanatsal performansı gerçekleştirmek için bir araya gelen mahkumların günlük hapishane yaşamları ve onların iç dünyalarını ortaya çıkartmayı başaran Taviani Kardeşler, başarılı ve yaratıcı bir filme imza atıyorlar.
Her şey film için canlandırılmış olsa da yönetmen bunu bir belgeselmiş gibi kurguluyor.Sezar Ölmeli'yi filme çekilmiş bir tiyatro piyesinden fazlası yapan unsurlardan biri de yönetmenlerin hapishaneyi bir tiyatro setine dönüştürmesi; tüm koridorları ve hücreleriyle mekanı Roma İmparatorluğu'nda geçen bir tiyatro oyununun dekoru gibi kullanması... Öyle ki nihayetinde oyun sergilenip bittiğinde ve tüm mahkumlar yeniden hücrelerine, hapishane yaşamlarına döndüklerinde bir rüyadan uyanmış gibi irkiliyoruz. Bize 70 küsur dakika boyunca, sanat aracılığıyla özgürleşen insanları izletiyor film. Aynı zamanda, işledikleri suçları işlememiş olsalar dışarda neleri başarabileceklerini ya da belki böyle insanlar oldukları için Shakespeare'in metnini daha iyi kavrayabildiklerini düşündürüyor.
Yorumlar
Yorum Gönder