Gezi Notları Amerikan Rüyası Minnesota

        Minnesota'yı önceden sadece How I Meet Your Mother dizisindeki Marshall'ın memleketi olarak bilirdim. Birçok amerikan dizi/filmindeki birçok eyaletten biri gibi. Ama şimdi yakından görmeye gidiyoruz. Buraya Chicago'dan arabayla olan yolculuğumuz yaklaşık 6 saat sürüyor. İllionis ve Wisconsin'den geçiyoruz. Eğer yolunuz Wisconsin'e düşerse yol üzerinde peynir satış yerleri var. Buraya mutlaka uğrayıp çeşit çeşit peynir alın, inanılmaz lezzetli. Wisconsin'den yaklasık 3 saat sonra geliyoruz Minnesota'ya. Girişte Minnesota haritası şeklinde bir hoşgeldin karşılaması eşlik ediyor bize. Bugünü dinlenmeye ayırıyoruz.
       Ertesi gün annem,Cansu,Matt ve ailesiyle kocaman bir şeker dükkanına gidiyoruz. İsmi Minnesota Largest Candy Store'du. İnanılmaz çeşitlikte bir şeker çılgınlığı. Her şeyden şeker yapmışlar. Mekanın tasarımı da çok hoştu. Burdan aldığım pankek süslerini hala kullanıyorum. Şeker ve çikolata seviyorsanız buraya gelmenizi tavsiye ederim. İçerde M&m's şekerlerin canlı bir konseri bile vardı. Daha sonra Missisipi Pub'da Bingo turnuvası vardı, oraya gittik. Bizdeki tombalaya benziyor. Yanında istediğimiz nachoslarla daha keyifli hale geldi.
         Sıradaki durağımız Stillwater. Buranın atmosferini çok sevdim. Minnesota'da çok sayıda göl ve orman var. Doğal güzelliği ve yeşilliği insana nefes aldığını hissettiriyor. Stillwater'da inanılmaz tatlı bir aileyi ziyaret ediyoruz. Ailenin tüm fertleri evdeki 2 köpek de dahil çok sevimliydiler. Burdan Stillwater'ın ünlü dondurmacısına gidiyoruz. Porsiyonlar haddinden büyük ama tadı çok lezzetliydi. Favorim tuzlu karamel, yolunuz düşerse tavsiye ederim.
      Minnesota'ya gittiğimiz tarih 4 Temmuz'a denk geliyor. Bu tarih Amerika'nın bağımsızlık günü. Forth of July diye geçiyor. Gün boyu festivaller, konserler ve havai fişek gösterileriyle kutlanıyor. İzlemesi oldukça keyifli ve coşkulu bir atmosfer. Eğer planlarınızda Amerika seyahati varsa bu tarihe denk getirmenizi öneririm, bol eğlenceli geçiyor.
        Keyifli bir günün ardından Calhoun gölüne gidiyoruz. Bu coğrafyada çok fazla göl olduğunu söylemiştim. Onlardan biri de burası. Toprak yürüyüş pistiyle çevrili büyük bir göl burası. İster yürüyüş/spor yapın ister bisiklet sürün hatta scooter seçeneği bile görmüştüm. Oldukça sakin ve huzur veren bir yer. Dönüş yolunda ormanların ardından 2 katlı evler dikkatimi çekiyor. Amerikan filmlerinde gördüğümüz o bahçeli harika evler. Amerika'da bolca hektar alan olduğundan sanıyorum ki evler oldukça geniş ve aralıklı.
      Alışveriş yapmak isterseniz büyük bir Mall of America var. Bünyesinde hemen hemen her mağaza mevcut. İçerde çok farklı konseptte restoran ve kafeler de vardı. Bir tanesi çok ilginçti özellikle. Restorana girmeden kapıda size bir uyarıda bulunuyorlar, içeride size hakaret ve kötü sözler yazılı olan büyük bir mukavva huni şapka takacaklarını söylüyorlar, eğer bunu kabul ediyorsanız giriyorsunuz ve oturduğunuz süre boyunca da şapkayı takmak zorundasınız. İşin enteresan yanı içerisi bir hayli doluydu. Alışveriş merkezinde ünlü amerikan markalı ürünleri de Türkiye'den daha uygun fiyatlara bulabilirsiniz. Marshall ve Tiger 'a girmenizi öneririm. Nispeten daha uygun fiyatlı ve her çeşit ıvır zıvır mevcut. Ben çıtır edammamelerden almıştım. Kızartılmış ve tuzlanmış oldukça güzeldi, bir de birkaç hediyelik vs. Ayrıca alışveriş için Wallmart, Costco, Aldı ve Dolar Tree'ler yani bir dolarcı bizdeki bir milyoncular gibi oldukça uygun, bakabilirsiniz. Malum döviz kurundan ötürü bu seçenekler de mevcut.
          Şu anımı da paylaşmadan edemeyeceğim. . Kardeşim, Cansu'ların oturduğu site şehrin biraz dışında, sakin, huzurlu bir yerdi. Ben de bir gün etrafı keşfe çıkıp biraz da yürüyüş yapmak istedim.Etrafta benden başka kimse yok. Caddeye çıkıyorum bırakın insanı araç bile yok. Kimsenin dışarı çıkıp yürüyüş vs yapmamasına çok şaşırmıştım. Neyse etrafta yürüyorum. Araç yok, insan yok derin bir sessizlik. Karantina da yok o zaman halbuki. Ben adımlarımı attıkça bu derin sessizlik ve bohem atmosferde bir korku filmi sahnesinde gibiyim. Her an bir seri katil gelecek diye tetikteyim. Baktım böyle olamayacak döndüm geri. Dönüş yolunda uzaktan bahçeli 3 katlı bir ev görünüyor. Ev yolun üstünde gibi duruyor ben de yolu takip edip gittim. İnsanın başına ne geliyorsa meraktanmış ya etrafa bakıyorum, fotoğraf çekiyorum falan neyse artık dönüyorum eve kesin olarak. Dönüş yolunda yanımdan geçen bir araba durdu. Hah tamam işte beklenen seri katil diyorum içimden. Tedirgin bir şekilde her şey yolunda mı iyi misin falan dedi birkaç şey daha sordu tepkisini anlayamadım. O tedirgin ben tedirgin neyse gitti kadın bir şey demeden, ben de eve döndüm. Olanları evdekilere anlattım. Meğer durum şöyleymiş. Amerika'da benim yaptığım şey aslında bir suçmuş yani başkasının evine girmek gibi bir şeymiş. Ev yolun kenarında bile olsa içerde biri varsa sizi silahla vurma hakkına sahipmiş. Neyseki bir kazaya kurban gitmeden öğrendiğim iyi oldu bu bilgiyi. Neymiş fazla merak iyi değilmiş, siz benim gibi bir hataya düşmeyin aman:)
          Gelelim yeme içme kısmına. Burada büyük bir markete gittiğinizde hemen hemen her şeyi bulabilirsiniz. Özellikle parmesan, cheddar ve pringles çeşitleri bir de yer fıstıklı bir çikolata var ismi Reeses onlar çok lezzetli. Bunlarla karın doymaz tabi ama geleneksel bir tat hatırlamadığım için bir tavsiyede bulunamadım ama Matt'in ailesinin bahçesinde barbekü yapmıştık. Ve pizzaları da çok lezzetliydi. Dominostu yanlış hatırlamıyorsam ama daha sonra Türkiye'ye döndüğümde aynı tadı bulamadım. O gün benim için de bir ilk yaşandı. Matt'in babasının Harley'iyle şehirde keyifli bir tur attık. Bilirsiniz oradaki insanlar yaşamayı biliyor ayrıca da araç fiyatları ve vergiler burdan kat kat uygun.
          Son olarak gece hayatından da biraz bahsedeyim. Gay 90 diye bir kabareye gittik. Burda sahnedeki dansçıların tümü Dark Queen'di. İstanbul'daki Cahide gibi bir nevi. Farklı ve eğlenceli bir akşam geçirmek isterseniz buraya gidebilirsiniz. Seyahat notlarımı şimdilik burada noktalıyorum. Yeni rotalar ve hikayelerde görüşmek üzere. Takipte kalın :)