Meslek Seçimi

 

  Size bir sır vereceğim. Hazır mısınız?

Yaşadığımız şu hayatta bilmeniz gereken yegane şeylerden biri de şu ki:

Eğer sevdiğiniz işi yaparsanız, hayatınız boyunca bir kez bile çalışmış olmazsınız... Sevdiğiniz etkinlikleri, dakikaların nasıl geçtiğini anlamadığınız zamanları düşünün. O anlarda ne ile meşgul oluyorsunuz? Size, hayatın bu akışında zamanın varlığını unutturan anlar neler? Biraz düşünün. Aynı zamanda bu anlara, pozitif psikolojide ''Akış anı'' diyoruz.  Alan (the zone) olarak da bilinmekte, bir etkinliği gerçekleştiriyor olan kişinin enerjik bir şekilde odaklandığını, tamamen dahil olduğunu ve etkinlik süresince keyif aldığını hissederek kendini tamamen etkinliğe verdiği zamanki zihinsel durumdur.

Elbette ki herkesin bu soruya cevabı farklı olacaktır. Herkesin kişiliği, karakterinin biricikliği ve ilgi alanlarının farklı olduğu gibi. İşte buradaki cevap oldukça önemli ve hayatınızın anahtarı da aslında bu soruda gizli. Tutkularınız. Bir mesleği seçerken, bir üniversite tercihi yaparken aslında bir hayat seçiyoruz. Hayatımızın geri kalanına yön veriyoruz. Kendi hayat çizgimizi, kaderimizi, gideceğimiz yolu belirliyoruz aynı zamanda. Hayat, öyle bir zaman dilimidir ki her saniyesi çok kıymetlidir. Sevmediğiniz, istemediğiniz bir hayat yıllar sonra boşa geçirilmiş zamanlar ve pişmanlıklar olarak geri dönecektir. Bu yüzden bir seçim yapmadan önce insanın kendini, ilgi alanlarını, tutkularını ve güçlü yönlerini keşfetmesi gerekir.

Herkes doktor, mühendis, avukat olmak zorunda değil elbette. Herkes etkili konuşmalar yapmak, kitleleri harekete geçirmek ya da bir girişimde bulunmak zorunda da değil. Fakat herkes tutkularının peşinden gitmeli. Eğer bir insan, içindeki sese kulak verip tutkularının peşinden giderse başarısız olmasının imkanı yoktur. Herkesin iyi ve güçlü yanları, diğerlerinden daha başarılı olduğu ve ön plana çıktığı özellikleri vardır. İşte tam da bunları keşfetmek, öğrenmek gerekir bu hayati mesleki seçimi yapmadan önce.

Peki size bir soru; insanlar bir meslek seçimi yapıp hayatlarına yön verirken sizce ne kadar başarılı oluyorlar? Bu seçimleri sonucunda ne kadar mutlular? 

Geçtiğimiz yıllarda  60 farklı meslek grubundan 1670 kişinin katıldığı bilimsel bir değerler anketi sonuçlarına dayanılarak geliştirilen bir İzotomi araştırmasında  10 temel değere bakıldı. Bu değerler; 1-Kurallara uyma, uyumlu olma, 2 Gelenek, 3 İyilikseverlik, 4 Evrensel(ci)lik, 5 Kendi kendini yönetme, özyönetim, 6 Uyarılma, 7 Hedonizm (hazcılık), 8 Başarı, başarma, 9 Güç, 10 Güvenlik. Araştırma sonuçlarına göre; kişisel değerleri ile seçtiği mesleğin değerleri uyuşanlar mutluluğu yakalayabilenler olarak belirlendi.Bu nedenle meslek seçiminde sahip olunan değerlerin mesleğin değerleri ile örtüşmesi oldukça önemli bulundu.
Anket sonuçları Türkiye’deki kişilerin mesleklerinden memnuniyetlerini şu şekilde göstermektedir;
Memnunum %45
Çok memnunum %27
Ne memnun ne değil %12
Memnun değil %13
Hiç memnun değil %3

Yapılan bu araştırmalar bize gösteriyor ki bir meslekte mutlu olabilmemiz için meslek grubunun, değer yargılarımızla, beklentilerimizle ve kişiliğimizle uyum içerisinde olması gerekiyor. Türkiye'de öğrenciler liseden mezun olup üniversite tercihleri yaparken aslında kendilerinin tam olarak farkında olmayarak, başarısız seçimler yapıyor. Ve bu sonuç aslında oldukça da doğal. Çünkü üniversite adayı bir öğrenci ortalama 18 yaşında bütün bu  demografilerin farkında olmadan bir seçime sürükleniyor. Sayılı bir kaç vakıf üniversitesi dışında durum bundan ibaret ve hal böyle olunca da başarısızlık ve mutsuzluk oranları da kaçınılmaz olarak yüksek bulunuyor.

Amerika'da  sistem bizdekinden oldukça farklı. Öğrenci liseden mezun oluyor, yine çeşitli sınavlara giriyor, okul başarı puanlarına bakılıyor ve üniversitelere başvuru yapıyor. Kabul edildiği üniversite, öğrenciye 2 yıllık bir süre tanıyor. Bu süre boyunca öğrenci istediği dersleri alabiliyor, başlangıçta belirlediği mesleği sonradan değiştirip farklı bir alanda eğitim görebiliyor ve bu süreçte de aslında kendini keşfediyor. Seçenekleri oldukça geniş. Projelere katılıyor, farklı alanları deneyimliyor ve günün sonunda sağlıklı bir tercih yapabiliyor. Bu sistem ülkemizde yalnızca bir kaç vakıf üniversitesi bünyesinde yer alıyor. Harward üniversitesinin kabul şartlarına bakarsanız sizden sadece TOEFL/İELTS ve SAT puanı istemiyor. İlgi alanlarınız, ders dışı faaliyetleriniz, katılmış olduğunuz gönüllü çalışmalar, sosyal sorumluluk projeleri vs gibi bir çok alt başlık soruluyor. İB diploması için de ortalama kriterler bunlar. Çünkü sadece ders başarısı aslında hiçbir şey ve her anlamda donanımınız size artı puan olarak geri dönüyor. Bu anlamda ülkemizdeki sistemin de bir değişim ve dönüşüm sürecine girmesi de kaçınılmaz oluyor. Aksi takdirde üniversiteler arasındaki uçurumlar her geçen gün katlanarak artıyor.

Tercih döneminde olan, şu an halen çalışmakta olduğu işten mutlu olmayan ve hayalleri olan siz okuyucum, size nacizane bir tavsiyem olarak; hayatta geçirdiğim, deneyimlediğim bu 28 yıl bana gösterdi ki eğer sizi mutsuz eden bir durum varsa bunu değiştirmek de yalnızca sizin ellerinizde ve boşa harcanacak 1 dakikamız bile yok. Bu yüzden korkuları, kaygıları bir tarafa koyun ve tutkularınızın peşinden gidin. Yanınıza sadece cesareti alın ve göreceksiniz ki mutluluk da peşinizden geliyor olacak...

Son olarak bir Çin atasözüyle noktalamak istiyorum; 

“Bir saat mutlu olmak istiyorsan
Şekerleme yap.
Bir gün mutlu olmak istiyorsan
Balık tut.
Bir hafta mutlu olmak istiyorsan
Tatile çık.
Bir ay mutlu olmak istiyorsan
Evlen.
Bir yıl mutlu olmak istiyorsan
Servete kon.
Bir ömür boyu mutlu olmak istiyorsan
Sevdiğin işi yap…”









Yorumlar

  1. Çok güzel bakış açısı ve gerçekten hayatta mutlu olmayacaksak niye yaşıyoruz ki bütün yaşamına yön veren işini sevmiyorsan, hergün azap çekiyorsun demektir.

    YanıtlaSil
  2. Verimli ve bilgilendirici yazı için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim, güzel görüşünüz için ben teşekkür ederim)

      Sil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar